28 Ekim 2017 Cumartesi

Yunus Emre - Yalan Söyler Görmeyen

Yunus Emre - Yalan Söyler Görmeyen
Yunus Emre - Yalan Söyler Görmeyen şiiri

Yalan söyler görmeyen,
Haberi gören bilir.
Gerçek erin halini,
Yolda can veren bilir.

Tatma gönülde kini,
Hoş tut gönül miskini.
Dünya ahret ekini,
Ekip götüren bilir.

Ademin toprağını,
Dört ferişte götürdü.
Suyunu neden kattı?
Yapıp yuğuran bilir.

İsrafil ve Azrail,
Mikail ve Cebrail.
Kıyamet ne gün kopar?
Yarın sur vuran bilir.

Dokuz kırkı yaşayan,
Eylenmedi dünyada.
Saati bir dem imiş,
Sohbeti süren bilir.

Ölmez dirlik bulduran,
Evliya sohbetidir.
Yunus dahi bilmezse,
Okunan Kur'an bilir.

 
Yunus Emre (k.s)

Kaynak:
http://yunusemresiirleri.com/siir/yalan-soyler-gormeyen.html

Yunus Emre - Ya Rab Bu Ne Derttir

Yunus Emre - Ya Rab Bu Ne Derttir
Yunus Emre - Ya Rab Bu Ne Derttir şiiri

Ya Rab bu ne derttir, derman bulunmaz,
Ya bu ne yaradır, zahmı belirmez.

Benim garip gönlüm aşktan usanmaz,
Varır aşka düşer, hiç bana dönmez.

Döner gönlüm bana öğüt verir çok,
Âşık olan gönül aşktan usanmaz.

Âşık ki câna kaldı âşık olmaz,
Canın terketmeyen maşûku bulmaz.

Aşk pazarıdır bu canlar satılır,
Satarım canımı hiç kimse almaz.

Âşık bir kişidir bu dünya malın,
Âhıret korkusundan bir pula saymaz.

Bu dünyâ o âhıretten içeri,
Âşıkın yeri var kimesne bilmez.

Âşık öldü diye salâ verirler,
Ölen hayvan olur, âşıklar ölmez.

Beyim âşık isen var sen yoluna,
Bunda başlar yiter kanlar sorulmaz.

Erenler meydanı arştan uludur,
Salarlar çevgânı topu belirmez.

Yunus bu tevhîde gark oldu gitti,
Geri gelmekliğe aklı derilmez.

 
Yunus Emre (k.s)

Kaynak:
http://yunusemresiirleri.com/siir/ya-rab-bu-ne-derttir.html

27 Ekim 2017 Cuma

Hoca Ahmed Yesevî - Onsekiz Bin Âleme Server Olan Muhammed (s.a.v)

Hoca Ahmed Yesevî - Onsekiz Bin Âleme Server Olan Muhammed (s.a.v)
Hoca Ahmed Yesevî - Onsekiz Bin Âleme Server Olan Muhammed (s.a.v) şiiri

Onsekiz bin âleme server olan Muhammed;
Otuzüç bin ashâba rehber olan Muhammed.

Çıplaklık ve açlığa kanaatlı Muhammed;
Asi, câfi ümmete şefaatlı Muhammed.

Geceleri yatıp uyumaz, tilâvetli Muhammed;
Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed.

Yoldan azan günahkara hidayetli Muhammed;
Muhtaç düşse herkese, kifayetli Muhammed.

Ebu Cehl ve Ebu Leheb'e siyasetli Muhammed;
Melâmetin sabunu, selâmetli Muhammed.

Namaz, oruç kılıcı, ibadetli Muhammed;
Dinmeyip tesbih söyleyici, riyazetli Muhammed

Lanetli, lanetlenmiş şeytana siyasetli Muhammed;
Şeriatın yoluna inayetli Muhammed.

Tarikate yol gösterici, iradetli Muhammed;
Hakikate mukteda, icazetli Muhammed.

Duaları müstecap, icabetli Muhammed;
Kötülüğe iyilik, kerametli Muhammed.

Tevfik veren zâlime, celaletli Muhammed;
Secde kılan eğilip, itaatlı Muhammed.

Beş vakit namaz olduğunda imametli Muhammed;
Mirâc aşıp vardığında şehadetli Muhammed.

Arş ve Kürsü pazarı, inayetli Muhammed;
Sekiz cennet sahibi velayetli Muhammed.

Miskin Ahmed kuluna kitabetli Muhammed;
Yetim, fakir, garibe sehavetli Muhammed.

Başıma düşüp nara-ı sevda-ı Muhammed
Ben onun için yolunda şeyda-ı Muhammed

Kim ümmeti ise durmadan hamd ve sena söyler
Ya Samed eyle beni nisva-ı Muhammed

Gönlüme koyup aşk sevdasını Allah'ım
Eyle beni sen aşık-ı yekta-ı Muhammed

Mecnun misali geçirip iki cihandan
Divane eyleyip eyle beni rüsva-ı Muhammed

On sekiz bin âleme server olan Muhammed;
Otuz üç bin ashâba rehber olan Muhammed.

Çıplaklık ve açlığa kanaatlı Muhammed;
Asi, câfi ümmete şefaatlı Muhammed.

Geceleri yatıp uyumaz, tilâvetli Muhammed;
Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed.

Yoldan azan günahkara hidayetli Muhammed;
Muhtaç düşse herkese, kifayetli Muhammed.

Ebu Cehl ve Ebu Leheb'e siyasetli Muhammed;
Melâmetin sabunu, selâmetli Muhammed.

Namaz, oruç kılıcı, ibadetli Muhammed;
Dinmeyip tesbih söyleyici, riyazetli Muhammed

Lanetli, lanetlenmiş şeytana siyasetli Muhammed;
Şeriatın yoluna inayetli Muhammed.

Tarikate yol gösterici, iradetli Muhammed;
Hakikate mukteda, icazetli Muhammed.

Duaları müstecap, icabetli Muhammed;
Kötülüğe iyilik, kerametli Muhammed.

Tevfik veren zâlime, celaletli Muhammed;
Secde kılan eğilip, itaatlı Muhammed.

Beş vakit namaz olduğunda imametli Muhammed;
Mirâc aşıp vardığında şehadetli Muhammed.

Arş ve Kürsü pazarı, inayetli Muhammed;
Sekiz cennet sahibi velayetli Muhammed.

Miskin Ahmed kuluna kitabetli Muhammed;
Yetim, fakir, garibe sehavetli Muhammed.

Başıma düşüp nara-ı sevda-ı Muhammed
Ben onun için yolunda şeyda-ı Muhammed

Kim ümmeti ise durmadan hamd ve sena söyler
Ya Samed eyle beni nisva-ı Muhammed

Gönlüme koyup aşk sevdasını Allah'ım
Eyle beni sen aşık-ı yekta-ı Muhammed

Mecnun misali geçirip iki cihandan
Divane eyleyip eyle beni rüsva-ı Muhammed

Öldür, yandır, her sıkıntıyı gönder
O ceza günü eyle beni şeyda-ı Muhammed

Herzaman ümmet derdini yedi, yemedi nimet
Kerametidirsin hani gamha-ı Muhammed

Ümmet diyerek gece gündüz yedi hasret
Göğsünden çıkarır pûrhun-ı dilha-ı Muhammed

Ümmetin günahını dileyip o Şahların Şahı
O ceza günü yok bizde perva-ı Muhammed

Vazgeç herşeyden ara Muhammed'in rızasını
Vallahi bulasın anında göya-ı Muhammed

Sen'den dileğim budur ey Halık
Koy kulağıma benim gevga-ı Muhammed

Ben savrulayım hoş kereminden senin Allah
Bir damla tatdır bana derya-ı Muhammed

Yol verici Rahman-Rahim, Gafur ve Settar
Kılma beni pişman-ı gümrah-ı Muhammed

Bir damla su o elest kadehinden bana bağış
Eyle olayım hamdine dânâ-ı Muhammed

Kara yüzünü sür Pir-i Kâmil'in ayak izine
Lutfetse verir dide-i bina-ı Muhammed

Maksadıma erdir beni ey Halik
Ben talibiyim zülf-ü semen sa-ı Muhammed

Yûzden kaldırıp perdeyi Miskin'e doğru bak
Ben o kuluyum o muy-ı siyah pa-yı Muhammed

Miskin Yesevi arzu-ı ravza-ı Hazret
Olur mu müyesser hak-i kef i pa-ı Muhammed


 
Hoca Ahmed Yesevî (k.s)

26 Ekim 2017 Perşembe

Necip Fazıl Kısakürek - Büyük Doğu Marşı

Necip Fazıl Kısakürek - Büyük Doğu Marşı
Necip Fazıl Kısakürek - Büyük Doğu Marşı

Allah'ın seçtiği kurtulmuş millet!
Güneşten başını göklere yükselt!
Avlanır, kim sana atarsa kement,
Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet.

Allahın seçtiği kurtulmuş millet!
Güneşten başını göklere yükselt!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un!
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.
Nur yolu izinden git, Kılavuz’un!
Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un!
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun Büyük Doğu, benden doğarak!

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!


Necip Fazıl Kısakürek (1938)

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Necip Fazıl Kısakürek - Utansın

Necip Fazıl Kısakürek - Utansın
Necip Fazıl Kısakürek - Utansın şiiri

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!

Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!

 
Necip Fazıl Kısakürek

Aşık Kusûrî - Taşlama

Aşık Kusûrî - Taşlama
Aşık Kusûrî - Taşlama şiiri

Muhannetin karnı doysa pilava,
Hayrı bereketi tavada sanır.
Ulu kuşlar hiç görünmez gözüne,
Bir şahin olmuşum havada sanır.

Celladım der bir figanı sındırsa,
Âdem değil halkı nâna kandırsa,
Beş paralık bir mum alsa yandırsa,
Bu cümle âlemi ziyada sanır.

Demez ki hayvanım, yese otlansa,
Mert olursa her mihnete katlansa,
Muhannet bir ata binse atlansa,
Kendinden gayrisin piyade sanır.

Hürrem olur ekticeği biterse,
Tüccar olur takke alıp satarsa,
Beş kuruşa kudreti yeterse,
Kendini bir büyük payede sanır.

İlâhî! Nâmerdi hadden aşırma,
Kusûrî’yi tarikinden şaşırma,
Sonradan görmüşe yolun düşürme,
Şöhretin cümleden ziyade sanır.

 
Âşık Kusûrî

12 Ağustos 2017 Cumartesi

Yunus Emre - Nideyim Gönlümü Aşktan Usanmaz

Yunus Emre - Nideyim Gönlümü Aşktan Usanmaz
Yunus Emre - Nideyim Gönlümü Aşktan Usanmaz şiiri

Nideyim gönlümü aşktan usanmaz,
Varır aşka düşer, hiç bana tınmaz.

Döner gönlüm bana öğüt verir hoş,
Aşık olan kişi, aşktan usanmaz.

Âşık cana kaldı, aşık olamaz,
Can terkin vurmayan maşuka ermez.

Âşık bir kişidir, bu dünya malın
Ahiret gussesin bir pula saymaz

Âşık öldü diye sela verirler
Ölen hayvan olur aşık olmaz

Bu dünyadan ahiretten içeri,
Âşıkın yeri vardır kimseler bilmez.

Âşıklar meydanı arştan yücedir,
Çalarlar çevganı topu belirmez.

Yunus bu tevhitte mahiv oldukça,
Gene gelmekliğe aklı belirmez.

 
Yunus Emre (k.s)

Yunus Emre - Nideriz Biz Hayat Suyun

Yunus Emre - Nideriz Biz Hayat Suyun
Yunus Emre - Nideriz Biz Hayat Suyun şiiri

Nideriz biz hayat suyun, canları yağmaya verdik,
Cevherleri sarraflara, madeni yağmaya verdik.

Benim ol bezirgan kim, hiçbir assı gözetmedim,
Çünki assıdan da geçtik, ziyanı yağmaya verdik.

Bu yolun arifleri geçirmezler her metaı,
Biz şöyle uryan gideriz, cihanı yağmaya verdik.

Küfür ile iman dahi, hicap imiş bu yolda,
Safalaştık küfürle, imanı yağmaya verdik.

Senlik benlik olacağız, iş ikilikte kalır,
Çıktık ikilik evinden, sen beni yağmaya verdik.

Bu bizim pazarımızda, yokluk olur müşteri,
Geçtik bitmez sağınçtan, zamanı yağmaya verdik.

Payanlı devr ü zaman, nice anlasın Yunus'u,
Payansız devre erdik, devranı yağmaya verdik.

 
Yunus Emre (k.s)

6 Ağustos 2017 Pazar

Yunus Emre - Menzili Irak Bu Yolun

Yunus Emre - Kaçan O Dilber Benim
Yunus Emre - Menzili Irak Bu Yolun şiiri

Menzili ırak bu yolun, bu yola kim varası?
Müşkili çok bu yolun, bunu kim başarası?

Bu yola yarak gerek, çok eksiz kezek gerek,
Koy demir yürek gerek, bu sarp yola varası.

İnce sırat köprüsü sıfat imiş bu yolda,
Dosta giden kişinin doğruluktur çâresi.

Kimde kim doğruluk var, Hak Çalap onu sever,
İki cihana yarar o erin sermayesi.

Doğruluk mancınığı istiğfar taşı ise,
Doğru vardı atıldı, yıkıldı nefs kal’ası.

İman aldaguçları bilin çoktur bu yolda,
Nefsine uyanların gitmez yüzü karası.

Yüzbin riyâ çerisi bilin vardır bu yolda,
Nefs öldürmüş er gerek ol çeriyi kırası.

Yunus şimdi salâdır, gel gidelim yokluğa,
Gözler lâyık ise dost dîdârın göresi.

 
Yunus Emre (k.s)

2 Ağustos 2017 Çarşamba

Niyazi Mısrî - Derdim Bana Dermân imiş

Niyazi Mısrî -  Derdim Bana Dermân imiş
Niyazi Mısrî - Derdim Bana Dermân imiş şiiri

Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş,
Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş.

Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyü,
Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş.

Öyle sanırdım ayriyem dost gayrıdır ben gayriyem,
Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş.

Savm u sâlât u hac ile sanma biter zâhid işin,
İnsân‐ı Kâmil olmaya lâzım olan irfân imiş

Kande gelir yolun senin ya kande varır menzilin,
Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvân imiş.

Mürşid gerektir bildire Hakk’ı sana Hakk’al‐yakîn,
Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş.

Her mürşide dil verme kim yolun sarpa uğratır,
Mürşidi Kâmil olanın gâyet yolu âsân imiş.

Anla hemen bir söz durur yokuş değildir düz durur,
Âlem kamû bir yüz dürür gören anı hayrân imiş.

İşit Niyâzî’nin sözün bir nesne örtmez Hakk yüzün,
Hakk’dan ayân bir nesne yok gözsüzlere pinhân imiş.

 
Niyazi Mısrî (k.s)